6 Mayıs 2011 Cuma

Burdur Şiş

Meşhur Burdur Şiş; ülkemizin bilhassa Adana ve Urfa taraflarında yapılan ve aynı adla anılan şişlerine benzemekle beraber, daha kısa ve ince şişlere dizilmektedir.Şiş köftenin kıyması kaburga yatağı denilen et veya sıyrıntısının kıymasına biraz kuyruk yağı ve sadece tuz ilave edilir. (10 kg kıymaya 300 gr. kuyruk yağı) gibi. Sonra yoğrulur. Dinlendikten sonra şişelere takılır ve ızgara mangalında pişirilerek, pide arasında servis yapılır. Burdur Şiş köftenin ala – sulu olması daha makbuldür.

Burdur Ceviz Ezmesi



Burdur Ceviz Ezmesi, çok eski yılardan beri sadece Burdur ilinde yapılan ve Burdura ait özgün bir tatlı ve ikram yiyeceğidir.Ceviz – İrmik ve Şekerin, Eşit ölçülerdeki karışımından hazırlanan, son derece lezzetli ve hafif bir yiyecektir. Aşağıda besin değerleri verilen irmik ve cevizin doğal hali ile karışımından yapıldığı için, son derece sağlıklı, besin değeri dengeli, vücudun gereksinimlerini karşılayacak maddelere sahip, bir yiyecektir. Cevizin ve İrmiğin kendi özgün yağlarının dışında herhangi başka bir yağ karıştırılmadığı ve cevizin kollestrol önleyici özelliğinden dolayı da çok sağlıklı bir besindir. Ceviz ve irmiğin, kaynar şerbetin içerisine katılması ve karıştırılması ile oluşan bu yiyecek, kaynatılmadığı, kavrulmadığı, tavlanmadığı ve başka bir işlem görmediği için, çok hafif ve sağlıklı bir gıda maddesidir. Bu üretim şekli ile cevizin ve irmiğin doğal ve kimyasal yapısı bozulmadığı için bu maddelerin vücuda olan katkı ve faydaları bozulmadan korunmaktadır. Ceviz içerdiği fosfor ve kalsiyum nedeniyle zihni yorgunluğu giderir, kemik ve dişleri güçlendirir, potasyum açısından zengindir. Potasyum, sinirlerin uyarımı ve kas dokusunun çalışması için gereklidir. Magnezyum içerdiği için kasları rahatlatıcı kırmızı kan hücrelerinin biçimlenmesine katkı sağlar. Akciğerlerden dokulara oksijen taşınmasına yardımcı olan ve kansızlığı önleyen “demir” açısından, oldukça zengin bir besin maddesidir. Her gün belli miktarlarda yenilmesinin tıp çevrelerince önerildiği ceviz, Burdur Ceviz Ezmesi içerisinde doğal hali ile bulunduğu için bu tatlının gün içerisinde yenilmesi, vücudun ihtiyacı olan cevizin alınmasını sağlayacaktır. Ayrıca ceviz ezmesi içerisinde bulunan irmik ve şeker, vücudun gün içerisinde ihtiyaç duyacağı karbon hidrat ve enerjinin önemli bir kısmını karşılayacağı için vücudu dinç ve zinde tutacaktır. Bu özellikleri nedeni ile Burdur Ceviz Ezmesi, sağlıklı ve dengeli bir gıda maddesidir.

Burdur Gölü





Burdur Gölü, Göller Bölgesi göllerinden Burdur ilinde yer alan bir göldür. Burdur şehir merkezine çok yakındır. Koordinatları, 37°45′ Kuzey, 30°12′ Doğu’dur. Ortalama Göl alanı 23700 ha, rakımı 857 metredir. Güneybatısına doğru Burdur’un diğer göllerinden Salda Gölü ile Yarışlı Gölü vardır.

Türkiye’nin yedinci büyük gölü. Söğüt dağları ile Suludere-Yayladağ yükseklikleri arasında uzanan çöküntü havzasını işgâl eden bir göldür. Oluk şeklinde bir biçimi olan Burdur Gölünün yüzölçümü 200 km2dir. Uzunluğu 34 km ve en geniş yeri ise 9 km’dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 854 m, en derin yeri kapı geçidi önlerinde 110 metredir.
Burdur Gölünün suyu tuzludur. Fakat tuzluluk nisbeti fazla değildir (binde 24). Teşekkül târihi oldukça eskidir. Bir kapılı havza gölü olduğundan zamanla tuz birikimi olmuştur. Bilhassa klorür nisbetinin fazlalığı gölün eskiliğini gösterir. Gölde en fazla bulunan tuz sodyum sülfattır. Bu yüzden balık yaşamaz. Gölün seviyesi kış sonunda ve ilkbahar başında yükselmekte, yaz esnâsında alçalmaktadır. Bu iki devre arasında seviye farkı bâzı seneler bir metreyi bulmaktadır.

Burdur Müzesi


Burdur Müzesi, Burdur şehir merkezinde 57binden fazla arkeoolojik ve etnoğrafik eserin sergilendiği müzedir. 1969 yılında ziyarete açılmıştır. Bulguroğlu (Pirkulzade) Mederesesi’nin kütüphane binasında ve bu tarihi bina ile aynı mimari görünümü taşıyan yeni ek binalarda hizmet vermektedir. 2008 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi olmaya adaydır.
Burdur Müzesi’nin çekirdeğini oluşturan eserler, 1956 yılında toplanmaya ve tarihi medresenin kütüphane binasında biriktirilmeye başlamıştı. 1969′da teşhir salonları açılan müze için binanın yetersiz kalması üzerine 1992 yılında yeni gelişim alanları kamulaştırılmıştır ve 2001 yılında başlayan çalışamlarla müzeye ek teşhir salonları, idare binası ve konferans salonları yapılmıştır.
Burdur Müzesi’ndeki eserlerin 20 bini arkeoloji, 34 bini Pers, klasik, Helen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait sikke ve 4 bine yakında etnografik eserlerdir. Eserler, Burdur halkının bağışlaması veya ücretle satması sonucu toplanmıştır.

Dionysos heykeli, Burdur Müzesi’nde sergilenen önemli eserlerden birisidir.Antik dönemde Antoninler Çeşmesinin her iki yanında yer alan Dionysos (şarap tanrısı) heykellerinden çeşmenin sol yanında yer alanın Burdur Müzesi’ndeki heykel olduğu sanat tarihçiler ve arkeologlar tarafından kabul edilmiştir. Heykel, Ağlasun ilçesi sınırları içerisinde bulunan Sagalassos Antik Kenti’nde Prof. Dr. Marc Waelkens’in tarafınan 1989′dan beri sürdürülmekte olan kazı çalışmaları sırasında gün ışığına çıkarıldı. Ağlasun İlçesi Sagalassos antik kentinde Dans Eden Kızlar frizleri, Roma İmparatoru Valerianus’a ait olduğu tahmin edilen Bronz torso (bu torso’nun başının Amerika’da Poul Getty Müzesinde, ayağının Danimarka’da bir koleksiyonerde olduğu tahmin edilmektedir) Burdur Müzesi’nde görülebilecek eserlerdendir.

Burdur Ulu Cami

Pazar Mahallesindeki Pazar düzlüğünde yüksek bir tepe üzerindedir. Vakıf kayıtlarına göre Hamitoğlu Dündar Bey yaptırmıştır.1914 depreminde yıkılan minaresinin yazıtında 1300 de yaptırıldığı yazılıdır. Çelik Mehmet Paşa 1749 da onarım yaptırmıştır. Depremden sonra 1919 da ahşap karkas olarak yapılmıştır. Doğu,Kuzey ve Batısında üç kapısı vardır. İçten yarım kubbelidir.
Kuzey kapısı yönündeki ikinci cemaat yerini 3 kubbe örtmektedir.1971 depreminde zarar görmüşse de Vakıflar İdaresince yaptırılmıştır. Camii kesme blok taşlardan yapılmıştır. Ahşap tavanlı ve kiremit çatılıdır. Beden duvarlarında iki sıra halinde sivri kemerli pencereler yer almaktadır. Geniş kare planlı camiinin kuzey cephesinde dikdörtgen şekilli son cemaat yeri beden duvarlarından daha alçak ve ayrı bir yapı görünümündedir.
Selçuklu ve beylikler dönemi Ulu camilerinde görülen mimari karakteristiğe uygun olarak camiinin kuzeyi, doğu ve batısında üç girişi vardır. Mihrap ve minberi mermerden yapılmıştır. Camiinin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde bulunan iki minaresi kare kaideli silindire yakın çok gen gövdelidir. Şerefe altları klasik baklava ve stalâktitlerle süslenmiştir.

Burdur insuyu mağarası

Burdur insuyu mağarası

Burdur İnsuyu mağarası, Burdur Antalya karayolu üzerinde, Burdur’a 13 km uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardandır. İnsuyu Mağarasında; karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonuc, Mağara içinde sarkıt ve dikikler meydana gelmiştir. Ayrıca, girintili çıkıntılı çeşitli yönlere açılan dehlizler bulunmaktadır. 1965 de turizme açıldığı zaman bu dehlizlerde küçüklü büyüklü 9 adet göl vardı ve bu göller arasında kesintisiz bir bağlantı ile belirgin bir akış vardı. İç yapıda meydana gelen tabiat harikası teşekkül tarzları dikkate alınacak olursa mağaranınbinlerce yıl önce meydana geldiği tahmin edilmektedir. Mağaranın suyu karbonatlı maden suyudur. İnsuyu mağarası, Kültür Bakanlığı, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 9.7.1976 gün ve A-113 sayılı kararı ile I. derece Doğal Sit olarak tescil edilmiştir.

İnsuyu Mağarasının işletilmesi ve bakımı, Burdur İl Özel idaresi ve Burdur Merkez Belediyesi işbirliği ile kurulmuş olan “Burdur İli, İnsuyu ve Çendik Turistik Tesisler Birliği” tarafınca yürütülmektedir.
İnsuyu Mağarası ve Çevresinden, Burdur Merkez ilçesisinin su ihtiyacı karşılandığı gibi civardaki tarım arazilerinin sulanması içinde yeraltı suları devamlı olarak pompalarla çekilmektedir. Bu çekilen su nedeni ile mağara içindeki göller kuruduğu gibi, mağaradaki damlalarda zamanla yok olmuştur. Bu durumun, tabiat harikası mağaranın doğal yapısı için tehlikeli boyutlara ulaşmıştı. mağara içindeki suyun çekilmesi ile şu anda gezilebilen yerin en uç noktasında bulunan Koca Göl suyunun 2 metreya yakın alçalması sonucu mağaranın ikinci bölümüne bağlanan galerisi açığa çıkmıştı. fakat 2004 yılındaki yağışlar neticesinde, su seviyesinde yükselme olmuş ve mağarada yeniden gölcükler oluşmuştur.
İnsuyu mağarasında araştırma çalışmalarına da devam edilmektedir. Son çalışmalar14-18.08.1993 tarihleri arasında yapılmıştır. Bu araştırma ile mağaranın devamı olan yeni galeriler olduğu tespit edilmiştir.
Bu kısma İnsuyu II adı verilmiştir. Bu araştırma ile elde edilen galeriler ve diğer bulgular 1/1000 ölçekli kroki üzerinde işaretlenmiştir. Daha sonraki tarihlerde bu mağara araştırmalarına devam edilmiş, mağara galerilerinin daha ilerilere doğru ilerlemekte olduğu da saptanmıştır. Tabii bu yeni bulunan galerileri, ziyarete açılmaları daha hassas incelemelerin ve gerekli önlemlerin alınmasından sonra olabilecektir. Bu yeni galeriler, ancak bilimsel araştırmalar bittikten ve gerekli önlemler alındıktan sonra gezilebilecektir.